Skip to main content

KÜRESEL İKLİM GÜNDEMİ: COP 29 TAMAMLANDI

Dünya liderleri, hükümetlerin yetkilileri, uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri 11-22 Kasım 2024 tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP) için bir araya geldi.

Finans COP’u olarak adlandırılan bu yılki konferans, az gelişmiş, gelişmekte olan ve iklim krizinden en çok etkilenen ülkelerin ihtiyaç duyduğu finansmanı tam olarak karşılamakta başarılı olamadı. Ancak, ilk etapta yıllık 300 milyar dolarlık bir iklim finansmanının sağlanması konusunda anlaşıldı.

Türkiye, bu yıl da en önemli sera gazı emisyon kaynağı olarak değerlendirilen elektrik sektöründe kömür kullanımını sonlandırmaya ya da toplam emisyonlarını azaltmaya yönelik bir taahhütte bulunmadı.

COP 29’da birinci hafta ve ikinci hafta yaşanan gelişmeleri blog yazılarımızdan okuyabilirsiniz.

SİVİL TOPLUMDAN TÜRKİYE’YE COP 29 ÇAĞRISI: KÖMÜRÜ TERK ET

Türkiye’den yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütleri, Bakü’de gerçekleştirilen COP 29 fırsatı ile Türkiye’ye bir kez daha “yeni kömürlü termik santral yapmama” ve “kömürlü termik santralleri kapatma” çağrısı yaptı.

Yerel ve bölgesel düzeyde çalışan 16 sivil toplum örgütü yaptıkları ortak açıklamada “Kömürün ötesinde yaşanabilir, sağlıklı bir gelecek için Türkiye’nin ivedilikle kimsenin işsiz, güvencesiz, sağlıksız, enerjisiz kalmadığı, planlı ve kademeli; ekolojik, ekonomik ve toplumsal açıdan adil bir kömürden çıkış planını deklare etmesini” talep ettiler.

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun da içinde bulunduğu, ulusal ve uluslararası çevre ve iklim örgütleri ise, COP 29 başlarken Türkiye’nin gündeminin “kömürden kademeli çıkış” olması gerektiğini vurgularken; COP 29’un bitişinde yaptıkları açıklamada, Türkiye’nin konferansta açıkladığı Uzun Vadeli Strateji’yi değerlendirerek kömürden çıkışa dair bir hedef konmamasını ve Türkiye’nin iklim krizine çözüm olarak nükleere yönelmesini eleştirdiler.

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ’NE ÇEVRE HAKKI İÇİN EK PROTOKOL

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne sağlıklı, temiz ve sürdürülebilir çevre hakkının ek bir protokol ile dahil edilmesine yönelik uluslararası bir kampanya başlatıldı.

Çok sayıda ulusal ve uluslararası çevre, iklim değişikliği ve insan hakları örgütünün imzacı olduğu kampanyada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek bir protokol ile “sağlıklı, temiz ve sürdürülebilir çevre hakkı”nın resmen bir insan hakkı olarak tanımlanması talep ediliyor.

Çevre hakkı, BM İnsan Hakları Konseyi tarafından 2021 tarihli 48/13 sayılı kararla ve BM Genel Kurulu tarafından 2022 tarihli A/76/300 sayılı kararla tanınmıştı. Dünya çapında en az 161 devlet bu hakkı anayasaları, ulusal yasaları, mahkeme kararları veya bu hakkı içeren bölgesel anlaşmaların onaylanması yoluyla hukuken tanımış durumda. Türkiye de Anayasa’nın 56. maddesi çerçevesinde bu hakkı tanıyan ülkeler arasında yer alıyor. Ancak, Avrupa Konseyi sistemi içerisinde bu hakkı açıkça veya özerk bir şekilde güvence altına alan herhangi bir belge bulunmuyor.  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de Avrupa Sosyal Şartı da sağlıklı bir çevre hakkının açık bir şekilde tanınmasını sağlamıyor.

İnsan Hakları Sözleşmesine bu protokolün eklenmesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen davalarda dayanak olacak bir uluslararası düzenleme olması anlamına da gelecek. AİHM’de çevre davaları, genellikle Sözleşmenin 6. maddesindeki adil yargılanma ve 8. maddesindeki özel ve aile hayatının korunması hakları dayanak alınarak yürütülüyor.

Kampanyanın detaylarına ulaşmak için tıklayınız.

AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DIŞ ORTAM HAVA KALİTESİ DİREKTİFİNDE DEĞİŞİKLİK

Avrupa Birliği’nin Directive 2008/50/EC sayılı Dış Ortam Hava Kalitesi ve Avrupa için Temiz Hava Direktifi yapılan önemli değişikliklerle güncellenmiş olarak yeniden yayınlandı.

Direktifte yapılan değişiklikler özellikle Dünya Sağlık Örgütü ve mevcut en iyi bilimsel bulgularla uyum sağlayarak hava kalitesini iyileştirmeyi ve halk sağlığını daha fazla korumayı amaçlıyor. Direktifte düzenlenen PM2.5, azot dioksit ve ozon gibi kirleticiler için izin verilen limit değerler düşürüldü. Direktif ayrıca daha gelişmiş izleme ve raporlama süreçleri getirirken, daha önce yeterince araştırılmamış ancak sağlık üzerindeki etkileri giderek daha fazla fark edilen kirleticiler olan ultra ince partiküller, siyah karbon ve amonyağın izlenmesi gerektiğini vurguluyor.

BURSA KESTEL HALKI TEMİZ HAVA HAKKI İÇİN EYLEMDE

Bursa Kestel’de, Kestel Çevre Platformu’nun öncülüğünde yapılan bir yürüyüşle halkın temiz hava talebi dile getirildi.

Sanayi tesisleri ile konut alanlarının iç içe geçtiği bir ilçe olan Kestel’deki basın açıklamasında sanayi tesislerinin yeterince denetlenmediği ve hava kirliliğine karşı önlem alınmadığı dile getirildi. Yürüyüş boyunca alkışlarla “Zehir solumak istemiyoruz”, “Havama, suyuma, toprağıma dokunma”, “Havayı kirleten fabrika istemiyoruz”, “Kanser olmak istemiyoruz”, “Temiz Kestel istiyoruz”, “Susma haykır, temiz hava haktır” sloganları atıldı.

Temiz Hava Hakkı Platformu olarak Eylül ayında yayınladığımız Kara Rapor’a göre, Kestel’de insanlar 2023 yılında 278 gün boyunca ulusal yönetmelikte izin verilen değerin (50 µg/m3) üstünde partikül madde PM10 kirliliğine maruz kaldılar. Kestel’de yıllık ortalama PM10 kirliliği 75,48 µg/m3, yani Çevre Bakanlığının izin verdiği düzeyin iki katına yakın. İnce partikül madde PM2,5 kirliliği ise 291 gün boyunda Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği sınır değerin (15 µg/m3) üstünde yaşandı.

E-Bülten

E-posta adresinizle e-bültenimize kayıt olarak yaklaşan etkinliklerimiz, haberler, raporlarımız ve daha birçok konudan anında haberdar olabilirsiniz.