AİHM’DEN TARİHİ KARAR: ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN ÖNLENMEMESİ YAŞAM HAKKININ İHLALİDİR
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), tarihinde ilk kez bir devletin çevre kirliliğini önlemeye yönelik yeterli önlem almaması nedeniyle insanların yaşam hakkını ihlal ettiğine hükmetti.
İtalya’nın Campania bölgesinde yasa dışı atık depolama ve yakma işlemleri nedeniyle yıkıcı sağlık sorunları yaşadıkları için İtalyan devletine dava açan yurttaşlar, davayı AİHM’e taşımışlardı. 1980’lerden beri devam eden atık sorunu ve atıkların yakılmasına bağlı oluşan hava kirliliği bölgede yaşayan yaklaşık 3 milyon insanın sağlığını yıllardır tehdit ediyordu. Bölgede çevre kirliliğine bağlı kanser, kalp-damar, sindirim ve idrar yolu rahatsızlıklarının yaygın olduğu bilimsel olarak da tespit edildi ve davaya delil olarak sunuldu.
Hukukçular ise AİHM’in bu kararı ile ilk kez çevre kirliliğinin yaşam hakkını tehdit edebileceğinin hukuken de kabul edilmiş olduğunu belirtiyor ve bu nedenle kararı tarihi bir karar olarak nitelendiriyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. Maddesi “Her bireyin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır” ifadesi ile yaşam hakkını tanımlıyor. Bu madde ile koruma altına alınan yaşam hakkının ihlali geri dönülmez zarara ve yaşam kaybına neden olabileceği için devletlere güçlü yükümlülükler getiriyor.
AİHM kararıyla, tüm devletlerin çevre sorunlarına proaktif, özenli ve zamanında müdahale etme yükümlülükleri uluslararası hukuk çerçevesinde vurgulanmış oldu.
İngilizce haberin tamamı için tıklayınız.
2024 YILI EN SICAK YIL OLARAK REKOR KIRDI
Avrupa Birliği Copernicus Programına göre, 2024 kayıtlardaki en sıcak yıl oldu. Küresel sıcaklık artışı 1,5°C’yi geçti.
2024 yılı, Avustralya ve Antarktika dışında tüm kıtalarda kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu. Avrupa ise sıcaklıkların en hızlı arttığı kıta. 1991-2020 dönemine göre 2024 yılında Avrupa’daki ortalama sıcaklık artışı 1,47°C’ye ulaştı.
Dünya genelinde ise aşırı hava olaylarının sıklığı ve şiddeti artmayı sürdürdü. Temmuz – Aralık 2024 tarihleri arasında deniz suyu sıcaklıkları olağandışı yüksekliklerde seyretti ve 2023 yılının ardından ikinci en yüksek sıcaklık düzeyine ulaştı.
İngilizce haberin tamamı için tıklayınız.
Avrupa Birliği Copernicus Programı’nın 2024 Küresel İklimde Öne Çıkanlar Raporu’na buradan ulaşabilirsiniz.
İKLİM AĞI KURULDU
Türkiye’nin iklim alanında çalışan uzman 15 sivil toplum kuruluşu, İklim Ağı çatısı altında bir araya geldi.
İklim Ağı, iklim kriziyle mücadelede bilime dayalı gerçekçi hedeflerin ve ulusal politikaların geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlıyor. Ağ, enerji dönüşümü ve ekosistem bütünlüğünün sağlanması gibi kritik alanlarda somut adımlar talep ediyor. İklim değişikliğiyle mücadelenin sadece bir doğa koruma meselesi olmadığını, aynı zamanda sosyoekonomik bir dönüşüm gerektirdiğini vurgulayan İklim Ağı üyeleri, sera gazı salımlarının bugünden başlayarak azaltımını öngören iklim hedeflerinin belirlenmesi gerektiğini ifade ediyor. Elektrik üretiminde kömürden çıkışı ve adil bir enerji geçişini sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi ve doğal alanların korunmasına yönelik etkin tedbirlerin ortaya konulması gibi adımların toplum refahını artıracak bir dönüşüm için de kritik olduğunu belirtiyor.
Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelesini güçlendirecek politikaların geliştirilmesi amacıyla kurulan İklim Ağı, bu alanda çalışan Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, ClientEarth, Doğa Derneği, Greenpeace Türkiye, Hukuk Doğa ve Toplum Vakfı (HUDOTO), İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), İklim için 350 Derneği (350 Türkiye), Mekanda Adalet Derneği (MAD), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Temiz Hava Hakkı Derneği (THHD), Türetim Ekonomisi Derneği, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA Vakfı), Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ve Yeşil Düşünce Derneği (YDD) kuruluşlarının katılımıyla kuruldu.
Haberin tamamı için tıklayınız.
MARMARA DENİZİ NEFES ALAMIYOR

Ali Atmaca – Anadolu Ajansı
Soluduğumuz hava kirlendiğinde yeryüzündeki canlıların nefes hakkı ihlal ediliyor. Aynı şekilde, denizlere karışan atıklar ve kirleticiler de denizdeki canlıların yaşam alanlarını yok ediyor!
Müsilaj (deniz salyası), Marmara Denizi’nin “nefes alamadığını” açıkça gözler önüne seriyor. Denize karışan kirlilik, oksijen seviyesini düşürerek balıkların, mercanların ve diğer deniz canlılarının yaşamını tehdit ediyor.
Marmara Denizi’nde çalışmalar yürüten TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi ve Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı:
* Müsilajla kaplanan deniz çayırları fotosentez yapamadıkları için tehlike altında. 2021 yılında yaşanan müsilaj esnasında kıyıdan 30 metre derinliğe kadar Marmara Denizi kıyısal alanındaki bütün sünger toplulukları öldü.
* Eğer acilen tedbir alınmazsa 1 saatte 6 litre deniz suyunu filtre eden pinalar, 1 metrekaresi günlük 10 litreden fazla oksijen üreten deniz çayırları, dipte sabit yaşayan süngerler, mercanlar ve daha sayamadığımız yüzlerce canlı tehdit altındadır.
* Müsilajın şimdiden yüzeye çıkmaya başlaması, suların ısınmasına paralel olarak yüzeye çıkma olasılığının arttığını, önlem alınmadığı takdirde de bizi çok zor bir ilkbahar ve yazın beklediğini göstermektedir.
Haberin tamamı için tıklayınız