İKİNCİ KÜRESEL HAVA KİRLİLİĞİ VE SAĞLIK KONFERANSI KOLOMBİYA’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Dünya Sağlık Örgütü liderliğinde, 60’tan fazla ülkeden 700’ün üzerinde merkezi hükümet, yerel yönetim ve sivil toplum temsilcisi hava kirliliği ile mücadele için 24-28 Mart 2025 tarihleri arasında Kolombiya’nın ev sahipliğinde bir araya geldi.
Konferansta, DSÖ tarafından hazırlanmış ve Şubat 2025’te DSÖ toplantısında Sağlık Bakanları tarafından imzalanan “Hava kirliliğinin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine karşı gelişmiş bir küresel müdahale için güncellenmiş yol haritası” konferansta diğer paydaşların onayına sunuldu. 50’nin üzerinde hükümet, yerel yönetim ve kuruluş tarafından onaylanan yol haritası çerçevesinde, hava kirliliğinin sağlık etkilerinin 2040’a kadar 2015 yılına göre %50 oranında azaltılması hedefleniyor. Bu hedefe ulaşılması sayesinde yılda hava kirliliğine bağlı 3 milyon ölümün engellenebileceği hesaplanıyor.
Ayrıca konferans sırasında, 17 hükümetin temsilcileri hava kirliliğiyle mücadele ve sağlığın korunmasına yönelik ulusal taahhütlerini açıkladılar. Aralarında İngiltere, Brezilya, Meksika, Çin ve Vietnam’ın da bulunduğu bazı hükümetler, ulusal planlarını ve standartlarını DSÖ’nün hava kalitesi kılavuzlarıyla daha uyumlu hale getirecek şekilde güncellemeyi ve uygulamayı taahhüt etti. Dünyanın en büyük 100 şehrinin belediye başkanlarını temsil eden C40 Şehirleri programının Londra, Birleşik Krallık ve Freetown, Sierra Leone’den eş başkanları da hava kirliliğini azaltma taahhüdünde bulundu.
Haberin tamamı için tıklayınız.
AKBELEN MÜCADELESİNDE ÖNEMLİ HUKUKİ KAZANIM
Muğla Milas’ta bulunan Kemerköy Termik Santrali, Akbelen Ormanının kesimine yol açan kömür madeninin yakıt sağladığı iki termik santralden biri. Ormanlarının kesilmesini engellemek için 2019 yılından beri mücadele eden İkizköylüler, aynı zamanda neredeyse 40 yıldır işletmede olan iki termik santralin havayı, suyu ve topraklarını kirletmesine karşı da hukuki mücadele yürütüyor. İkizköylülerin doğa koruma derneği KARDOK çevre yatırımları tamamlanmadığı halde santrale verilen çevre izin ve lisansı belgesinin iptali için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na dava açmıştı. Ancak Muğla İdare Mahkemesi herhangi bir bilirkişi incelemesi yapılmaksızın davayı reddetmişti.
İstinaf mahkemesi olan İzmir Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesi, dava konusu izin ve lisans belgelerinin hava emisyonu, atıksu deşarjı, düzenli depolama ve gürültü kontrolü gibi farklı çevresel etki alanlarını kapsadığını, ancak ilk derece mahkemesinin bunları ayrıntılı şekilde incelemeden karar verdiğini belirtti. İstinaf kararında, davada çevresel etkilerin yeterince değerlendirilmediği; teknik ve hukuki eksikliklerin giderilmeden karar verildiği ve keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın hüküm kurulduğu tespit edilerek, kararın yeterli gerekçeye dayanmadığına hükmedildi.
Bu kararla birlikte, Kemerköy Termik Santrali’nin çevre izin ve lisans süreçleri yeniden yargılamaya tabi tutulacak ve her bir izin ve lisans konusunun ayrı ayrı değerlendirilmesi sağlanacak. Çevreye etkileri ve hukuka uygunluğu konusunda daha detaylı bir inceleme yapılması gerekecek. İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nin aldığı bu karar, çevre koruma açısından önemli bir adım olarak görülüyor.
ENDÜSTRİYEL EMİSYONLARIN YÖNETİMİ YÖNETMELİĞİNİN İKİ MADDESİNE DAVA
Ocak ayında yürürlüğe giren Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği, iki maddesinde Anayasaya ve ilgili kanunlara aykırılık içerdiği gerekçesi ile Temiz Hava Hakkı Derneği tarafından mahkemeye taşındı.
Yönetmelikte, büyük yakma tesislerine mevcut en iyi teknikler (MET) ile ilişkili emisyon seviyeleri ve emisyon sınır değerleri si istisna ve muafiyet sağlanmasına imkân veren 20. maddenin 2. Fıkrası dava konusu edilen düzenlemelerden biri. Bilgi edinme hakkını Bilgi Edinme Hakkı Kanununda bulunmayan “gizlilik esasları” doğrultusunda kanuna aykırı biçimde kısıtlanmasına imkân veren 16. Maddenin 2. Fıkrası ise iptali istenen diğer düzenleme.
Yönetmeliğin tamamını okumak için tıklayınız.
ANKARA’NIN KÖYLERİ KÖMÜR MADENİ TEHDİDİ ALTINDA

Ankara Gölbaşı ilçesinde hayata geçirilmesi planlanan kömür madeni projesine verilen ÇED Gerekli Değildir kararının iptali için Kırıklı köyü sakinleri tarafından açılan davada bilirkişi incelemesi 5 Mart 2025 tarihinde gerçekleştirildi.
Ankara Valiliği, 2024 yılı Ocak ayında, 24,93 hektarlık alanda faaliyet gerçekleştirileceği beyan edilen kömür maden ocağı projesini Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Ek 2 kapsamında değerlendirerek “ÇED Gerekli Değildir” kararı vermişti. Projenin yer aldığı Kırıklı köyü sakinleri ise kömür madeninin temiz hava haklarını, su varlıklarını, tarımsal üretimlerini ve sağlıklarını olumsuz etkileyeceğini belirterek kararın iptalini talep ediyor.
Proje tanıtım dosyasında yalnızca 24,93 hektarlık bir alanda faaliyet gerçekleştirileceği bildirilen kömür madeni için 1100 hektarlık bir alanı kapsayan ruhsat verilmiş durumda. Proje sahası, Ankara’nın iki önemli sulak alanı olan Mogan ve Eymir göllerinin etki alanı içinde ve tarım alanlarının üstünde yer alıyor. Ancak, davayı takip eden gönüllü avukat ve teknik ekibin yaptığı çalışmada, projenin yeraltı suyuna ve Mogan Gölü’ne olası etkilerine, projenin etki alanı içindeki Kırıklı, Selametli ve Mahmatlıbahçe köylerindeki tarım ve hayvancılığa olası etkilerine dair hiçbir değerlendirme yapılmadığı, hava kalitesine etkilerinin eksik ve hatalı değerlendirildiği tespit edilmiş durumda. Bu tespitler Mart ayında yapılan keşif esnasında bilirkişi heyetine de aktarılmıştı.
Bilirkişi heyetinin raporunu Nisan ayı içerisinde mahkemeye sunması bekleniyor.