2020 Ocak ayında mevzuata uygun olmadıkları gerekçesiyle faaliyeti durdurulan santrallerin dördünde, Şubat 2022 itibariyle, hala çevre yatırımları tamamlanmadı ama buna rağmen santraller, geçici faaliyet belgesi ile çalışmaya devam ediyor. Çevre izni alan iki santralde ise izin süreçlerinin usulüne uygun işletilmediği tespit edildi.
Hava kirliliğinin sağlık etkisi hakkında araştırmalar yapan Temiz Hava Hakkı Platformu, özel sektöre devredilen Türkiye’nin en eski ve en kirli termik santrallerinin 2019’dan bu yana geçici faaliyet belgesi (GFB) ile çevre mevzuatı yükümlülüklerinden sürekli muaf tutulduğunu belirtiyor. Santrallerin güncel durumunu değerlendiren Platform, söz konusu santrallerin çevre yatırımlarını tamamlamadan çalışmalarına izin verilmemesi gerektiğini vurguluyor.
İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği’nin (İDPAD), Haziran 2021’de yayınladığı rapor; 2020 yılının başında kapatıldığı iddia edilen kömürlü termik santrallerin yaklaşık 1.5 yıldır geçici faaliyet belgeleri ile hiçbir çevre yatırımını tamamlamadan çalıştırıldığını; tesislerin tamamının toksik atıklarını vahşi depolama yöntemi ile depolamaya devam ettiğini ortaya koydu. Bu rapor temel alınarak yapılan güncel incelemede, çevre yatırımlarını yapmadan çalışan santraller hakkında idari yaptırımların hala devre dışı olduğu anlaşılıyor. 2020 Ocak ayında mevzuata uygun olmadıkları gerekçesiyle faaliyeti durdurulan santrallerden dördünde hala çevre yatırımları tamamlanmadı ama buna rağmen santraller GFB ile çalıştırılmaya devam ediliyor. Çevre izni alan iki santralde ise izin süreçlerinin usulüne uygun işletilmediği tespit edildi.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun Ekim 2021’de yayınladığı Kara Rapor 2021’de , 2017 yılından beri havanın sürekli olarak yüksek derecede kirli olduğu illerden biri olan Kahramanmaraş’ta ve Manisa’da hava kirliliğinin kronikleştiği belirtiliyor. Her iki ilde de hala GFB ile çalıştırılan eski ve kirli büyük termik santraller var. Türkiye’de hava kalitesini izlemek için yeterli istasyon olmadığının altını çizen Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel, “Kahramanmaraş’ta, 2020 yılında toz (partikül madde) kirliliğine dair yeterli veri üretilemedi. Yetersiz veri nedeniyle hava kirliliğinin halk sağlığına etkisi tam olarak hesaplanamaz iken geçici faaliyet belgesi ve izinlerle en tehlikeli gazları açığa çıkaran termik santraller çeşitli muafiyetlerle mevzuatın etrafından dolanabiliyor. Kamunun bu konuda yaptırım uygulamaması oldukça düşündürücü.” diyor.
Son olarak Kronik kömür kirliliği Türkiye – Kümülatif sağlık etkileri başlıklı bir çalışma yayınlayan Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in Kıdemli Danışmanı Funda Gacal ise “Kömür yakıtlı termik santraller iklim değişikliğinin yanı sıra başta hava kirliliği olmak üzere, hem insan sağlığına zarar veren hem de alıcı ortamda kaybolmayan ağır metaller gibi pek çok kirletici maddenin sorumlusu. Şu anda yüzleştiğimiz enerji kriziyle beraber, kömürün ucuz bir yakıt olmadığı bir kez daha kanıtlanmış iken, yaptığımız araştırmalar elektrik üretmek için kömür kullanmanın sağlık maliyetini de gözler önüne seriyor. Araştırmalarımız veri kısıtlılığı sebebiyle iyimser tahminler olmakla beraber, santrallerin sadece hava kirliliği nedeniyle son 55 yılda yarattığı sağlık maliyetinin Türkiye’nin 2020 yılı gayrisafi yurtiçi hasılasına eşit olduğunu gösteriyor. Bu maliyetin bedeli toplumun sağlığı, uzun erimli çevre etkileri ve kamu bütçesine maddi yük” dedi.
Basın Bülteni: Özelleştirilmiş Kirlilik-Termik Santraller İçin Yapılan Geçici Düzenleme, Çevre Mevzuatını Yok Saymaya Devam Ediyor (693 indirme ) Özelleştirilmiş Termik Santrallerin Güncel Çevre İzin Durumları izleme veritabanı (822 indirme )