Skip to main content

İnsan sağlığı için harekete geçin, temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarını seçin!

Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin devlet başkanları 15-16 Kasım 2015 tarihlerinde G20 Liderler Zirvesi için Antalya’da bir araya geliyor.

Şiddet, savaşlar, kıtlık, kuraklık ve bulaşıcı hastalıklar yüzünden her geçen gün daha fazla masum insan yaşamını yitirirken; G20 liderleri eşitsizliklerin giderek arttığı bir dünyada, zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu koşullarda Türkiye’de toplanıyor.

Bilimsel araştırmalar, iklim değişikliği ve hava kirliliğinin çağımızın en önemli halk sağlığı sorunlarından birisi olduğunu göstermektedir. Öyle ki, iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerinde yarattığı tehditler geçtiğimiz elli yılda insani gelişme ve sağlık alanlarında elde edilen küresel kazanımları baltalayacak büyüklüğe ulaşmıştır. Bu nedenle iklim değişikliği ile mücadele, içinde bulunduğumuz yüzyılda tüm dünyada sağlığın geliştirilmesi için yapılması gereken en önemli ve en öncelikli işlerden birisidir.

Bu çerçevede, kömürün küresel enerji bileşiminden hızla çıkarılması, hava kirliliğini azaltarak kalp-damar ve solunum sağlığını korumada ciddi bir adım olabilir. Hava kirliliğinin, solunum fonksiyonlarında bozulmaya, kronik solunum sistemi ve kronik kalp ve damar hastalıklarında, kanser ve erken ölüm sayısında artışa yol açtığı kanıtlanmış bilimsel gerçeklerdir. Hava kirleticilerinin aynı zamanda yağmur yoluyla, içme ve sulama suyu kaynaklarına, bitki örtüsüne zarar verdiği, bunun mikro klima değişikliklerine yol açtığı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Dünya Sağlık Örgütü, hava kirliliğinin küresel sağlık eşitsizliklerinin de bir nedeni olduğunu; özellikle kadınları, çocukları, yaşlıları ve düşük gelirli toplum kesimlerini içeren dezavantajlı grupları en çok etkilediğini belirtmektedir. Dünya Sağlık Örgütü ayrıca enerji verimliliğinin desteklenmesinin, temiz ve yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılmasının sağlık açısından faydaları olacağını vurgulamaktadır.

2009 yılında, G20 ülkelerinin fosil yakıt teşviklerini sonlandırmaya söz verdiklerini tekrar hatırlatmak isteriz. Ancak maalesef, bugüne kadar bu yönde çok az ilerleme kaydedilmiş; G20 ülkeleri geçen zaman diliminde halkın sağlığı yerine, küresel şirketlerin çıkarlarını gözetmeyi sürdürmüştür. Süreçte, küresel şirketlerin ciroları artarken, eşitsizliklere seyirci kalan hükümetlerin kar maksimizasyonuna aracı olmaktan öte bir işlev üstlenmemesi dünyayı bir felakete sürüklemektedir.

Tüm bu vurgulara rağmen uluslararası şirketlerin isteği üzerine -Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre- dünya genelinde hükümetler her yıl 5,3 trilyon ABD doları tutarında kamu parasını fosil yakıtları desteklemek için kullanmaktadır. Kömür ise bu teşviklerden en çok pay alan fosil yakıt olarak öne çıkmaktadır. Ne acıdır ki fosil yakıtları desteklemek için ayrılan kaynak, tüm dünya hükümetlerinin sağlık bütçelerinin toplamından daha fazlasına karşılık gelmektedir.

Bu yıl G20 Dönem Başkanlığı’nı üstlenen Türkiye’nin kömürden enerji üretimine verdiği destekler ve teşvikler halk sağlığı açısından ciddi bir endişe kaynağıdır. IMF’ye göre, 2015 yılında Türkiye’de kömüre verilen teşvik, ülkenin GSMH’sının %2,8’ine ulaşarak 24,2 milyar avroyu bulmuştur. Türkiye, kömür santralleri yoluyla enerji üretim sürecinde, dünyada Çin ve Hindistan’dan sonra en büyük üçüncü yatırımcı ülke konumuna ulaşmıştır. Bugün itibariyle Türkiye’de var olan yirminin üzerindeki mevcut kömürlü termik santrala ek olarak seksenin üzerinde yeni termik santral yapılması planlanmaktadır. Maalesef bu yeni termik santraller, halen mevcut termik santrallerden kaynaklanan yoğun hava kirliliği yaşayan ve hava kirleticilerinin ölçümünün bile kapsamlı ve çok merkezden yapılamadığı bölgelere (örn Batı Karadeniz..) planlanmıştır. Yapılması planlanan yeni kömürlü termik santralinin desteklenmesi halk sağlığını hiçe sayan bilim dışı bir tutumdur.

Önümüzdeki dönem kömürlü termik santral sayısında artışa gidilmesi halinde, Türkiye’de kömürlü santrallere bağlı ortaya çıkacak sağlık yükü hızla yükselecektir. Halen Türkiye’de faaliyette bulunan kömür yakıtlı termik santraller nedeniyle her yıl on bine yakın ölüm, yüz binlerce sağlık kuruluşuna başvuru yaşandığı ve ekonomiye yıllık 3,6 milyar avroluk yük eklendiği unutulmamalıdır.

İşte tüm bu nedenlerden dolayı bilim insanları, meslek örgütleri ve sivil toplum örgütleri olarak, Türkiye’nin şirketlerin kârlarının artışına yönelik bu “Kömüre hücum!” stratejisini şiddetle eleştiriyor, sağlıklı bir enerji geleceğine geçilmesi için siyasi iktidara uzun zamandır çağrıda bulunuyoruz. Bu kapsamda toplumun sağlık hakkının savunucusu olan bizler, iklim değişikliğine karşı mücadele konusunda bir samimiyet göstergesi olarak, toplumun sağlığının, her türlü sanayileşme faaliyetinden, ulusal ve küresel şirketlerin kazançlarından daha önemli olduğu ilkesinin G20 Hükümetleri tarafından benimsenmesi gerektiğini savunuyoruz. Buna karşılık fosil yakıtların alternatifinin nükleer enerji olmadığını, doğanın insanı içeren bütüncüllüğünü sürdürülebilir kılarak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin ve enerji verimliliğinin doğanın yani insanın geleceği için zorunluluk olduğunu vurguluyoruz. “Sağlıklı yaşamak” ve “Temiz hava solumak” en temel insan hakkı ise, bu hakkın hayata geçmesinin sağlanabilmesi için G20 hükümetlerinin enerjinin verimli kullanılması için tatmin edici girişimlerde bulunması, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimindeki payının artırılmasını sağlaması ve yeni kömürlü termik santrallerin yapımından vazgeçmesi gerekmektedir.

Biz, aşağıda imzası bulunan sağlık, tıp ve çevre örgütleri, yurttaşların sağlıklarının korunması ve iklim değişikliği ve hava kirliliğinden kaynaklanan toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasında, başta kömür olmak üzere fosil yakıtlara verilen destek ve teşviklerin durdurulmasının kilit önemde bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz.

İklim değişikliği ve hava kirliliğinin sağlık üzerinde oluşturduğu tehditlere dair yeni kanıtlar çerçevesinde, başta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olmak üzere, dünyanın en büyük 20 ekonomisinin liderleri olarak sizi, bu hafta Antalya’da yapılacak G20 Liderler Zirvesi’nde yeni kömürlü termik santral yapımından vazgeçmeye, fosil yakıt teşviklerini durdurmaya yönelik net bir yol kararlaştırmaya ve Aralık ayında Paris’te yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda toplum yararına bağlayıcı bir iklim anlaşmasının karara bağlanmasına liderlik etmeye acilen ve ısrarla çağırıyoruz.

Temiz Hava Hakkı Platformu, Türkiye

E-Bülten

E-posta adresinizle e-bültenimize kayıt olarak yaklaşan etkinliklerimiz, haberler, raporlarımız ve daha birçok konudan anında haberdar olabilirsiniz.